Dünyanın En Çok Aranan Hackerından Yeni Açıklama

Dünyanın en çok aranan ve Türkiye'nin iktidar partisi AKP'yi de hackleyen Phineas Fisher, Rus hükümetiyle olan ilişki savlarıyla tekrar gündeme gelmişti. Birçok büyük hack olayına dahil olan ve yakalanmadan tüm bu olaylardan sıyrılan Phineas Fisher, hakkında çıkan son iddialara bir açıklama getirdi.

Phineas Fisher'la tüm bu süreçte farklı röportajlar gerçekleştiren Lorenzo Francheschi-Bicchierai, Phineas Fisher'dan bahsederek kendisinin okunmasını istediği bildiriyi Vice'ın CYBER podcast'inde okudu. Fisher, Joseph Menn'in kendisine yaptığı Rus istihbaratı üyesi tezlerini da yalanladı.

CYBER podcast'i şu formda gerçekleşti:

Lorenzo: Birisi, farklı devletlere casusluk yazılımları hazırlayan Alman firma Finfisher'ın sunucularına girmişti. Bulabildiği tüm bilgileri de internete sızdırarak firmayı küçük düşürmüş ve firmaya ziyan vermişti. Dinleyiciler için olayları biraz bağlama oturtmamız gerekirse Finfisher, o vakitler Etiyopya ve gibisi orta doğu ülkelerine casus yazılım sattığı için haberlerde yer alıyordu. Bu ülkeler yazılımlarını gazeteciler üzere şahısları takip etmek için kullanıyordu. Sisteme giren şahıslar de Finfisher'ı cezalandırmak için bu türlü bir aksiyonu gerçekleştirdi. Aksiyonu üstlenen kişi kendini Phineas Fisher olarak isimlendirdi. Bunu da Finfisher ismiyle dalga geçmek için yaptı. Bu hareketten sonra Reddit'te 'our/anarchy' ('Anarşimiz'. Kapitalizm aksisi olan bu yapılaşma topluluk faydasını düşündüğü için her şeye 'bizim' eki getirmesiyle biliniyor. 'Bizim' kavramı birebir vakitte yabancı kaynaklarda mizah konusu da olmuştu Ç.N) sayfasında ortaya çıktı. Bu kişi, anarşist, nezaret zıddı ve kapitalizm tersi fikirlere sahipti. Bundan sonra hackerlar büsbütün ortadan kayboldu.

Ben: Pekala, onlardan bir daha ne vakit haber aldın?

Bir yıl sonrasına gidecek olursak 2015 yılının temmuz ayında Finfisher'ın baş rakibi Hacking Team hacklendi. Finfisher'da olduğu üzere Hacking Team'in de bütün bilgileri internete sızdırıldı. Şirket içi e-posta adresleri, dokümanlar, kısaca her şey ortaya döküldü ve bu son derece utanç vericiydi. Bu müşteriler için de büyük bir sorun haline geldi zira kendi işleyişlerini durdurup sorunu çözmeleri gerekiyordu.

Bu hackin haberini yaptım ve çabucak bu hackin tıpkı kişi tarafından gerçekleştirildiğini düşündüm. Hacking Team ve Finfisher çok emsal firmalar, hackin gerçekleştirildiği metot ziyadesiyle benzeriydi. Ben de bu hackin birebir kişi tarafından yapıldığını düşündüm. O vakit Hacking Team'in Twitter hesabı beni takip etti ve hesap bir hackerın denetimi altındaydı. Ben de onlara DM yolladım ve bir gazeteci olduğumu söyleyip röportaj yapıp yapamayacağımızı sordum. Onlar da kabul etti ve biraz konuştuk. Akabinde hacker, Finfisher hacki olayında kullandığı eski Twitter hesabını kullanarak bir bakıma tıpkı kişi ya da birebir küme olduğunu kanıtladı.

Bundan sonra enteresan olan şeyse Phineas Fisher, bir evvelki sene yaptığı üzere ortadan kaybolmak yerine ortalıkta bulundu. Twitter'da tweetler attı, Hacking Team ve başka casus yazılım üreticileriyle dalga geçti. Kısaca bir evvelki sene kaybolduğu üzere ortadan kaybolmadı. Birkaç ay sonra daha fazla hack süreci gerçekleştirdi. İspanya'daki polis birliğini ve Türk hükümetini hackledi. Bunu yapmasındaki hedefiyse daha çok insanı bir 'hacktivist' yapmaktı. Bildiriler yayınlayarak “kontrolü ele almanın vakti geldi, kapitalizme karşı savaşmalıyız” şeklinde şeyler söyledi. Kendilerine daha fazla insanı çekmek istediklerini belirtti.

Ben: InfoSec topluluğu şu anda Phineas Fisher hakkında ne düşünüyor?

Lorenzo: Phineas Fisher, InfoSec topluluğu için her vakit farklı bir isim oldu. Herkes hackerların yetenekli olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle onun ne yaptığını bilen biri olduğunu biliyorlardı. Bu sebeple her vakit Phineas Fisher'ın kim olduğunu merak ediyorlardı.

Phineas Fisher epeyce farklı bir karakter. Eğlenceli ve aksiyonlarını nasıl gerçekleştirdiğini de bizlere anlatıyor. Phineas Fisher, Hacking Team hackinin nasıl gerçekleştiğini aktardığı vakit beşerler epeyce etkilenmişti. Bunun sebebiyse Phineas Fisher'ın tüm ayrıntıları açık bir formda adım adım anlatmasından kaynaklanıyordu. O, tıpkı vakitte ziyadesiyle eğlenceli. Geçtiğimiz yıllarda onunla röportaj yaptığım vakit Phineas Fisher, bir kukla olarak tasvir edilmeyi istedi. Bu da kimsenin beklemediği bir durumdu. Beşerler hâlâ bundan bahsediyor.

Ben: Gerçekten benim gazetecilik mesleğimde de unutulmaz bir andı. Bir kuklayla konuştum. Lakin bir bakıma da uyuşuyor. Bizle de bir biçimde dalga geçildi. Daha evvelki hareketlerde de bu oldu. Ve bunun devlet dayanaklı bir şey olamayacağını anladım. Zira devletler çoklukla hack kültürüyle ilgilenmeden bu operasyonları gerçekleştirir. Burada 'eski toprak' hack kültürü ve dalga geçme isteği vardı.

Lorenzo: Birebir vakitte bir anda kaybolmamaları, insanları kendi yollarına çekmek istemeleri ve insanları cesaretlendirmeleri de bir devlet işi üzere görünmüyor. Bu sebeple Phineas Fisher'ın ardındaki kişi ya da şahıslar söyledikleri şeye inanıyor. Phineas Fisher'la birçok kere röportaj gerçekleştirdim. Onların farklı şahıslar olduğunu düşünmedim. Daima tek bir şahısla, birebir bireyle, röportaj yapıyor üzere hissettim. Yeniden de e-posta ya da iletileşme aracılığıyla bunu anlamanın hayli sıkıntı olduğunu söyleyebilirim. Lakin birinci konuşmamız üzerinden yıllar geçse dahi Phineas Fisher'ın birinci konuşmamızdaki (hiçbir yerde paylaşılmayan) kelamlardan alıntılar yaptığını görünce onun tek kişi olduğunu anladım.

Ben: Pekala, Phineas Fisher'ın kim olduğuna dair teorilerden kimilerini söyleyebilir misin?

Lorenzo: Çok fazla oldu ve kime sorduğuna nazaran değişir. Birçok bireye nazaran bu kişi ya da bu küme 'hacktivist'. Kimi yetkililer de bu halde düşünüyor. Örneğin geçtiğimiz yıl İtalyan araştırmacılar, hack sonrası izleri takip etmelerinden sonra hackin siyasi gayelerle yapıldığını onayladı. Bu da onların 'hacktivist' olduklarını ortaya koydu.

Ben: Joseph Menn, hacktivism üzerine bir kitap yazdı ve içerisinde ABD siber güvenlik güçlerinin Phineas Fisher hakkındaki fikirleri yer alıyor.

Lorenzo: Evet, Joseph Menn öbür bir teoriyi ortaya attı. ABD İstihbaratı'nın, zımnî bir formda Phineas Fisher'ın Rusya tarafından desteklenen biri olabileceğini belirtti. Bu kararın nasıl verildiğine dair bir bilgi açığa çıkmadı. Bu birazcık da olsa mantıklı geliyor zira Rus hükümeti de benzeri operasyonlarda bulunmuştu. Cyber Caliphate isimli bir küme Fransız bir kanalı hacklemişti, yayından kaldırmıştı ve Twitter'da hacki üstlenmişti. Aylar sonra yetkililer Cyber Caliphate'in düzmece olduğuna ve Rus İstihbaratı'nın oluşturduğu APT28'in bu saldırıyı gerçekleştirdiğini belirtti. Emsal bir olay Yemen Siber Ordu isimli bir kümeyle yaşandı. Suudi bir firmayı hackledi ve Yemenli bir hack kümesi olduklarını belirtti. Sonra bunun da Rus hükümeti olduğu ortaya çıktı. Yani bu Rus hükümetinin daha evvel uyguladığı bir yoldu. Aslına bakılırsa bu mümkün. Mantıklı lakin uyuşmayan bir şey var. Bir kişi Phineas Fisher'ın Türkiye iktidar partisi AKP'ye karşı yaptığı bir hacki üstlendi. Bu da Phineas Fisher'ın Rusya'yla birlikte çalıştığını gösterdi. Bu hack biraz değişikti ve o vakitler Rusya ve Türkiye ortasında birtakım problemler bulunuyordu. Yani bunu kanıtlayacak kâfi bilgi bulunmuyordu.

Ben: Pekala, son vakitlerde Phineas Fisher'la konuşup bu durumu sordun mu?

Lorenzo: Kitap çıktıktan sonra iddiayı görünce direkt bir e-posta gönderdim. “Merhaba, kitapta yazanı gördünüz mü? Ne düşünüyorsunuz? Yazarsanız çok mutlu olurum” dedim. Phineas Fisher, bunun saçmalıktan ibaret olduğunu, hatta o kadar saçma olduğu için rastgele bir karşılığı bile hak etmediğini söyledi. Yeniden de vakit geçtikten sonra bu teorinin mantıksız olduğunu açıkladı. O vakitler Rusya ve Türkiye'nin ortalarının güzel olmadığını belirtti ve hackin siyasal hedefler gütmesi fikrinin Rus cephesi için mantıksız olduğunu söyledi. Ayrıyeten Türk bayanları dosyalayan tartışmalı e-postaların nasıl WikiLeaks'e gittiğini de açıkladı. Phineas Fisher, e-postaları Türkiye ve Rusya ortasında özerk bir yer olan Rojava'daki biriyle paylaştığını belirtti. Bunu yapmasındaki sebep olarak da oradaki bireylerin anarşist olmasını gösterdi. E-postaları, oradaki bireylerin işine yarayabilecek bir şeyler olup olmadığına bakması için yolladığını söz etti. Dokümanların WikiLeaks'e düşme olayıysa şu halde oldu: Phineas Fisher'ın Rojava'daki teması, WikiLeaks'ten birine evrakları verdi ve aksi bir durum belirtilmediği sürece belgeleri paylaşmaması istendi. O yaz gerçekleşen başarısız darbe teşebbüsünden sonra WikiLeaks yapılan uyarıyı dinlemedi ve bütün belgeleri paylaştı. Ne Phineas Fisher ne de Phineas Fisher'ın Rojava'daki irtibatları bu türlü bir şeyi istemedi. Bu da Phineas Fisher'ın Rus hükümetiyle çalıştığı teorisiyle örtüşmüyor.

Ben: Pekala, Phineas Fisher okumamız için bize bir bildiri verdi. Bunu da (dalga geçme emeli var Ç.N) ağır bir Rus aksanıyla okumamızı istedi. Artık de bu bildiriyi okuyoruz.

Bildiri: Kimsenin hiçbir şey söylemediği lakin son derece değerli olan bağlam, bir yıl evvel Türkiye ve Rusya'nın siyasi sıkıntılar yaşaması ve hackten evvel bu meselelerin büsbütün çözülmesi gerçeğidir. Bu yüzden bu bahisle nasıl ilgili olabilirim bilmiyorum. Tekrar de şu bir gerçek: Rusya, başarısız darbe teşebbüsünde ve darbe teşebbüsü sonrasında AKP'nin en güçlü destekçilerinden biriydi. Öyleyse neden AKP'ye saldırsınlar ki? Zira hepimiz biliyoruz ki Ruslar iki tarafı da oynamak ve ortalığı karıştırmak isteyen kurnaz bir millet. En mantıklı açıklama, hâlâ soğuk savaşın tesiri altında olan Rusya'dır. Yüksek ihtimalle hatırlayamadı lakin Amerika'nın yeni 'öcü'sü Ruslar değil Araplar. Neden İran'ı suçlamıyorsunuz? Şahsen kendimi güzel bir ayıdan (APT28 olarak bilinen Rus Hack takımına gönderme Ç.N) fazla cazip bir kedi yavrusu (İran'a gönderme yapıyor Ç.N) üzere düşünüyorum.