Bursa’da yaşayan yazılımcı çift, oyuncak müzesi kurdu

Yazılımcı Derya ve Yiğit Kiremitçi çifti, 2005 yılından bu yana topladıkları 4 binden fazla oyuncaktan oluşan koleksiyonlarını, kurdukları Bursa Oyuncak Müzesi’nde sergiliyor.

Bursa Uludağ Üniversitesinde tahsil gördükleri sırada tanışan ve sonrasında dünyaevine giren çift, Yiğit Kiremitçi’nin özel ilgi alanı olan oyuncak koleksiyonunu geliştirerek müze açmaya karar verdi.

Yazılımcılığın yanı sıra Yiğit Kiremitçi’nin başlarda hobi olarak başladığı koleksiyonerlik, Derya Kiremitçi’nin de dahil olmasıyla büyük bir koleksiyona gerçek adım adım ilerledi.

Çift, bu koleksiyonla oyuncak müzesi kurdu. Müzede, bebekler, uzay oyuncakları, teneke ve şişme plastik oyuncaklar, 1800’lerin sonlarından 1990’lı yıllara uzanan periyotta yapılan yaklaşık 130 yıllık ahşap bebek konutları, 1970 ve 1980’lerin nostaljik bakkal ve nostaljik sınıfı ile her yaş kümesinde ilgi uyandırabilecek özel bir koleksiyon sergileniyor.

Üç katlı olarak tasarlanan müzenin girişinde, dünyanın farklı yerlerinden ve Türkiye’nin bilinen markalarından oluşan tarihi oyuncakların olduğu salon bulunuyor. Sanatın, kültürle harmanlandığı müzenin ikinci katında; uzay odası, bebek odası ve yerli oyuncaklardan oluşan koleksiyon yer alıyor.

Müzenin üçüncü katında ise ziyaretçileri 1970’li yılların sınıf ortamı karşılıyor.

Koleksiyoner ve Bursa Oyuncak Müzesi’nin kurucusu Yiğit Kiremitçi, AA muhabirine, 1980’li yıllarda çocukluk yaşadığını ve o yıllarda pul, para ve otobüs bileti biriktirmeye başladığını lisana getirdi.

Koleksiyon oluşturmayı o devirde yetişen çocukların çabucak hemen hepsinin sevdiğini belirten Kiremitçi, “İş hayatına girince tahminen de o günleri özlediğimizden bu sefer de o günkü oyuncaklarımı toplamaya başladım. Bu formda bu türlü büyük bir koleksiyon ortaya çıktı.” dedi.

Çocukluğunun Bursa sokaklarında geçtiğini ve Bursa’yı çok sevdiğini tabir eden Kiremitçi, müzeye de bundan ötürü “Bursa Oyuncak Müzesi” ismini verdiklerini söyledi.

Koleksiyonerlik seyahatine müze kurmak gayesiyle çıkmadığını anlatan Yiğit Kiremitçi, şunları kaydetti:

“Çocukluğumuzdaki Bursa’yı özlüyorum. O günler geri gelmiyor lakin bizim elimizde de o güne ilişkin hoş bir koleksiyon oluştu yani biz bugünkü çocuklara, bugünkü gençlere bunu göstermenin en hoş yolunun müze kurmak olduğunu düşündük. Birçok oyuncak müzesi var Türkiye’de. Biz müzemizde Türk ve yabancı marka oyuncakları istikrarlı dağıttık. Vitrinlerimiz siyah, bu itinayla seçildi zira gelen herkes buradaki oyuncağa odaklanabilsin, sevebilsin istedik. İçeride ambiyansı hazırlarken bu oyuncaklarla ziyaretçilerin göz göze gelmesini sağlamaya çalıştık. Burada bilhassa müzeyi ziyarete gelen yetişkinleri eski günler bekliyor olacak. Çocuklar heyecanlanacak lakin yetişkinler de çok duygusallaşacak.”

Dünyanın rastgele bir yerinde görülebilecek nadide oyuncakların Bursa Oyuncak Müzesi’nde yer aldığına değinen Yiğit Kiremitçi, “Yabancı oyuncaklarda da biz standardı tutturmaya çalıştık. Bizim müzemizde çok çeşitli bebek meskenleri, çok çeşitli bebekler ve çok farklı mekanik oyuncaklar var. Müzecilik, yaşayan bir alan. Bu koleksiyon giderek değişecek ve gelişecek. O yüzden bu oyuncakları görmek için herkesi müzemize bekliyoruz. Bu oyuncaklar daima artacak ve her gelişinizde farklı oyuncaklara şahit olacaksınız.” dedi.

“Ne olacak bunlar pekala dediğimde, hayalinin müze açmak olduğunu söyledi”

Derya Kiremitçi ise eşinin koleksiyon merakına başlarda sıcak bakmadığını belirtti.

Gün geçtikçe oyuncakların meskende daha çok yer kaplamaya başladığını lisana getiren Derya Kiremitçi, “İlk baştan tatlı bir hobi olarak düşündüm lakin giderek artmaya başladı. Sonrasında ilerleyen periyotlarda baktığımda onun bir tutkusu halindeydi. Bir gün bu türlü oyuncakları çıkarttık. Bana hepsinin öyküsünü anlattı. Benim de bu türlü içimde bir şeyler bu mevzuya karşı ısınmaya başladı. Akabinde ne olacak bunlar pekala dediğimde, hayalinin müze açmak olduğunu söyledi.” diye konuştu.

Derya Kiremitçi, eşinin oyuncak koleksiyonunun kendisi dahil olmadan evvel daha çok erkek çocuklara uygun oyuncaklar olduğunu ve koleksiyonun eksik kesimi olan bebek ile bebek konutlarını de kendisinin tamamladığını söyledi.

Müzede sergilenen oyuncakları Türkiye’den ve yurt dışında pek çok ülkedeki çeşitli açık artırmalar ve müzayedelerden toparladıklarını kaydeden Derya Kiremitçi, “Yurt dışı seyahatlerimizde artık nereyi gezelim değil, hangi müzayedeye gidelim? Hangi antikacı mağazasını ziyaret edelim? Kimlerle tanışalım? Oyuncakların öyküsünü, oraların çocuklarının, anılarını nasıl dinleyip de kendimize ne katabiliriz? Ülkemize ne katabiliriz diye baktık.” tabirlerini kullandı.

Çocuklarının da müzeyi çok sevdiğini ve bu süreçte kendilerine dayanak olduğunu anlatan Derya Kiremitçi, “Hem bir anneyim hem de bir işte çalışıyorum ve burası çok kuvvetli bir süreç oldu. Çocuklarımız bu periyotta bizi çok hoş karşıladı. Çok sabırla beklediler ve önemli bir emekle birlikte açtık. Çocuklarımızın da oyuncaklarla ortası hoş. Esasen oyuncak seven bir anne baba olduğu için onların da kendi çaplarında meskende şimdiki oyuncaklardan oluşan büyük bir oyuncak koleksiyonu var.” dedi.

Müzeyi oluştururken efemeralardan (gündelik süreksiz belge) da yararlandıklarını aktaran Derya Kiremitçi, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Oyuncakların tarihini aslında efemeralarla kanıtlamış oluyoruz. Çeşitli devirlerde çıkmış gazete kupürleri, haberler, o devirdeki siyah beyaz anılarda kalmış fotoğraflar, aslında o oyuncağın tarihinin en hoş yansımasını bize gösteriyor. O yüzden bilhassa efemeralara müzemizde daha çok yer vermeye çalıştık. Bu başka bir araştırma konusuydu zira bazen elimizde oyuncak var efemerası yok, bazen de efemerasını buluyoruz ancak oyuncağı bulmamız kolay olmuyor.”