21 Yıldır Devrilmeyen Krallığın Sahibi Diablo 2

Öncelikle tüm Webtekno okuyucularına sonsuz şükranlarımı sunmak istiyorum. Serimiz 5 haftadır devam ediyor. GTA Vice City, Ultima Online, Call of Duty 2 ve Assassin’s Creed 1 evrenlerine dönüş yaptık. Efsane oyunları sizlerin yorumlara yazdığınız oyunları inceleyerek seçiyoruz. Elbette bu noktada nitekim “efsane” olan teklifleri alıyoruz. Efsane Oyunlar 5’e kadar gelebilmişken Diablo 2 artık kırmızı çizgimiz oldu.

Diablo 2 için aslında çok fazla cümle kurmasak bu oyun “efsane oğlum!” yazsak tekrar olacak biliyoruz fakat özet bir inceleme yapmak istiyorum. RPG oyuncularının tamamının Diablo’da hayli eğlenceli vakit geçirdiğine adım üzere eminim. Bildiğiniz üzere Diablo 2 Resurrected’da geliyor. Blizzard’ın Warcraft 3 Remastered’ın akabinde Diablo 2 için bu türlü bir adım atması benim kalbimi tekrar kazanmasına neden oldu. Oyunun birebir vakitte tüm konsollara çıkıyor olması da ayrıyeten muazzam bir durum. Efsaneyi dirilten Blizzard’ın Diablo 2’si neden efsaneymiş haydi gelin bir arada inceleyelim.

Diablo 2 öyküsünün tadı değişikti, adeta Michelin yıldızlı bir yemek gibi

Öncelikle 1997 yılında yayınlanan Diablo 1 tam bu türlü insanın damağında ince bir tat bırakmıştı. Bu oyunun romanları ve çizgi romanları olduğunu asla unutmayın. Tristram’a geliyoruz çok korkusuz bir kahramanız, Deckard Cain’i birinci kez burada görüyoruz. Maceralardan maceralara sıçrarken, Diablo ile karşılaşıyoruz. Tam Diablo’yu yendik derken o ruh taşını kalkıp kendi başımıza yerleştirmemizle aha da Diablo biz oluyoruz.

Şimdi burada uzun uzun Diablo 2’yi anlatmayacağım lakin hack and slash ve RPG kategorisinde olan bir oyunda cayır cayır yaratık keserken bir anda nasıl oluyor da kıssaya bağlı hale geliyor insan anlamıyor. Oyunun entrikaları, haritalar ortasındaki kontaklı seyahat planlamaları, her karakterin bir öyküsü oluşu hakikaten Diablo 2’nin dengeli öyküsünün sürekliliğini sağlıyor. Oyunda şunu demiyorsunuz “ya kes kes kes sıkıldım aman bee” mutlaka dedirtmiyor oyun. Harita üzerinde yok ettiğiniz her yaratığın bir manası var. Hedefsiz mutlaka yaratık öldürmüyorsunuz. Bu oyunu oynadıktan sonra oturup romanını satın alıp okumak geliyor insanın içinden.

Atmosfer ve müzikler oyunun tadını damağınızda bırakıyor

Oyunda her yer incelikle tasarlanmış. Kıssayı hiç bozmamaya ve motamot yansıtmaya çalışmışlar. Her yer için özel müzikler, aksiyonlar için özel yaratıklar tasarlanması insanı nitekim kendine hayran bırakıyor. Diablo 2’nin en kıymetli kısmı sanıyoruz buydu. Birebir devirde RPG oyunlar epey popülerdi lakin bu oyun Sacred üzere oyunların ortaya çıkmasına neden oldu.

RPG oyunlarda atmosfer ve müzik o kadar pahalıdır ki, bunu tutturamayan oyunlar genelde piyasada uzun müddet tutunamıyorlar. Zati Diablo 2’yi de efsane yapan en değerli öğelerden biri bu. Oyun atmosferi insanı içine çekiyor ve bir türlü bırakmıyor.

Diablo 2’nin “Kelebek Etkisi”

Gothic ve karanlık atmosferin bir oyunda ne kadar tutacağı epeyce karanlıktı. 2000 yılında Diablo 2’nin yakaladığı popülerlik sayesinde birçok görüntü oyunu ortaya çıkmaya başladı. Olağanda o devir için çok cüret edilemeyecek işlerden biriydi. Diablo 2 içindeki şeytani iletiler, kan ve vahşet rastgele bir oyunda yoktu.

Diablo 2’nin bu kadar popülerlik yakalaması sayesinde öbür görüntü oyun firmaları, arcade platformlardan ve kitaplardan 3D video oyunlar piyasasına girmeye başladı. Blizzard’ın elinde iki güçlü silah vardı. Warcraft ve Diablo. Diablo 2’nin popülerliği ve satış sayıları sayesinde Warcraft 3 finanse edildi ve bugün tahminen de DOTA 2, League of Legends üzere oyunların ortaya çıkmasına neden oldu. Kelebek tesirini anlayabilmişsinizdir.

Bize mahsus lakin, bu oyun bir kuşağa İngilizce öğretti

Diablo 2 misyonlarını anlayabilmek emeliyle PC başına otururken insan yanına İngilizce kelamlık alıyordu. Şu anda cayır cayır İngilizce bilen bir gamer jenerasyon varsa net Diablo 2 sayesindedir. İnsan oyunu oynadıkça öyküyü anlamak istiyor, anladıkça da oyuna bakış açısı değişiyor. Bugün nasıl beşerlerle “Witcher 3’te nerede kaldın, hangi köydesin” vs. üzere sohbetler ediyorsanız, 2000’li yıllarda Diablo 2 için benzeri mevzularda sohbet eden beşerler vardı.

Uzun saatler boyunca Diablo sohbetleri edilir, öyküyü ne kadar öğrendiğiniz konusunda sohbet ederdiniz. Bu ortada magical itemlar konusunda fikir alışverişleri ve talentlar konusunda önemli hengameler dönerdi. Diablo 2’nin apayrı bir vizyonu olduğu kesin zira hack and slash bir oyun, bu kadar çok RPG öğesi içerince 2000’lı yıllarda bu kalitede oyun da bulamayınca “oyuncular ne konuşacaklardı?” değil mi?

İnternet cafeden disketle save taşımak

“İnternet cafeden disketle save taşıdım. Hem de çok uzun mühlet taşıdım. Cafe’de kendime en sonunda ağda bir yer açıp savelerimi buraya kaydettim. Bununla bir arada Diablo 2 saveimin üzerine kaydeden bir elemanla arbedede ettim.” Şöyle bu periyotta herkesin meskeninde bilgisayar olmadığı için Diablo 2 internet cafelerde hayli tanınan bir oyundu. Bu nedenle Diablo 2 oynayan çok insan vardı ve işin garibi karakter limitine ulaşınca beşerler “pervasız ve edepsizce” saveinizi silebiliyorlardı. Hatta çok maharetsiz bir tip geldiyse sizin saveinizden oyuna devam edip bir anda Barbar karakterinizi saçma sapan bir hale getirebiliyordu.

Düşünün stat point biriktirmişsiniz, biri gelmiş başına nazaran dağıtmış… Evvel disketle akabinde USB’le çok fazla save taşıyan insan gördüm. Diablo oynamak epey eğlenceli bir aktiviteydi. Bu ortada bulunduğunuz cafede hoş bir grup varsa “multiplayer” Diablo 2’de oynayabiliyordunuz. Arcade makinelerin hala tanınan olduğu, PlayStation cafelerin yeni yeni ortaya çıktığı bir periyotta, internet cafede Diablo oynayacak bir takımınızın olması kıymet biçilmezdi.

Diablo neden efsane oldu?

Diablo hala dünyanın en tanınan oyunları ortasında. Yeni çıkacak Diablo 2 remastered’ı sayesinde birçok kişi büyük heyecan duyuyor. Hala gerek online gerekse single player modunda oyunu tekrar tekrar oynayan bireyler mevcut. (Biri de benim.)

Diablo 2’nin insanlarda yarattığı aura sayesinde, oyun her açıdan insanı kendine çekiyor. Diablo 2’nin atmosferi, müzikleri, beşerde bıraktığı tesir, öyküsü oynanışı her açıdan muazzam bir oyun. Yani bu oyunu negatif eleştirebilecek bir taraf var mıdır diye düşünüyorum? Zannedersem bulamam. Oyunun tüm dünyada tanınan olmasının da temel tesirleri altında bu unsurlar yatıyor. Seçtiğiniz Barbar, Druid, Necromancer, Mage, Paladin üzere sınıfların bile ayrıntılı anlatımı ve oynanabilirliği sayesinde oyunun muazzam bir çeşitliliği de var. Oyunun 2000 yılı için efsane olmaması ismine rastgele bir neden yok üzere. Bu ortada belirtmek gerekli “Diablo 3” yerine keşke Blizzard, Diablo 2 remastered çıkarsaydı…

Diablo 2 için yaz çiz, yaz çiz yapmak istiyorum lakin ne yazsam finalinde oyunun ne kadar muazzam olduğunu anlatacağım. Sizde yorumlarda lütfen bizimle Diablo 2 için fikirlerinizi ve haftaya hangi oyunu incelememizi istediğinizi paylaşın.