Bilgisayarlar Daha Fazla Gelişmeseydi Ne Olurdu?

Günümüzde birebir anda birçok süreci yapabilen, sonların dışına çıkabilen ve hatta uzayın kapılarını insanlığa açan üstün bilgisayarlar mevcut. Fakat bilgisayarlar, her vakit bugünkü gücünde ve görünümünde değildi.

Örneğin 1980’li yıllarda piyasaya sürülen BBC Micro, 640 x 256 piksel çözünürlükte ve sırf 8 farklı renkte grafikler oluşturabiliyordu. Nihayetinde yetenekli bilgisayar korsanları, onunla kolay 3D grafikler ve hatta sözcük sentezi yapmanın bir yolunu buldu. Hatta son vakitlerde üzerinde ışın izleme gerçekleştirmenin bir yolu bile bulundu.

Teknoloji ilerledikçe Sega Mega Drive üzere farklı konsollar da ortaya çıkmaya başladı. Konsolda oynanabilen birinci oyunlardan biriyse temel bir 2D platform oyunu olan Alex Kidd’di. Evvelkilerden katbekat daha âlâ olsa da burada da grafikler kusursuz değildi ancak yıllar geçtikçe daha yeterli hale geldiler.

1997 yılına gelindiğindeyse Sega, Mega Drive için son oyununu piyasaya sürmüştü. Konsol, bu tarihten sonra artık yeni oyun almasa da mevcut grafik ve sesler büsbütün değişmiş, sekiz yıl içerisinde çarpıcı müzikler, paralaks ve karmaşık dönüşümlerle akıcı 2D grafikler ortaya çıkmıştı.

Tıpkı donanımda daha gelişmiş grafikler:

Birtakım teşebbüsçü bilgisayar korsanları, Wolfenstein 3D’yi ucuz side-scroller’lar (Video oyunlarının yan kamera bakış açısından oynanması) için tasarlanmış donanımda çalıştırmayı başardılar.

Üstelik bunu yaparken konsolla ilgili hiçbir şey değişmemişti. Bir öbür deyişle, oyun oluşturmak için kullanılan araçlar geliştirilmiş, matematik ve algoritmalar öne çıkmış ve tasarımcıların yaratıcılığı artmıştı ama fizikî donanım büsbütün birebirdi.

Görünen hudutların ötesine geçmek:

Bir sistemi derinlemesine anladığınızda, tasarımcılarının asla mümkün olmadığını düşündüğü şeyleri yapabilir, donanımı görünen hudutlarının ötesine taşıyabilirsiniz.

Günümüzde teknoloji her gün gelişiyor. Her hafta daha yeni ve daha süratli bir işlemci piyasaya sürülüyor. Pekala, ya durum bu türlü olmasaydı dünya nasıl olurdu? Ya bilgisayar suratındaki ilerlememiz apansız durduysa? Geçmişe bakacak olursak, tarih bize imkânsız görünen şeyleri yapmak için sınırlamalar etrafında çalışabileceğimizi gösteriyor.

Makineler arızalandığında bile mucizeler gerçekleşebilir. Bir örnek vermek Voyager 2 uzay sondası, gezegenimizden yaklaşık 1,5 milyar kilometre uzaklıkta bozulmuş ve gemiye, dizaynında olmayan bir şeyi yapmasını söyleyen yazılım talimatları gönderilmişti. Sonda, bu sayede vazifesine yarım yüzyıl daha devam edebildi.

Örneğin Mars, Dünya gezegeninden robotlarla yerleşim bölgesi haline getirilen Güneş sistemindeki tek gezegen. Gezegenin üstünde bulunan robotlar yakın vakitte rastgele bir donanım yükseltmesi almayacak. Lakin donanımlarının yeni misyonları gerçekleştirmesine müsaade vermek için yazılımları yükseltilebilir.

Tüm bu yazılanlardan bir sonuca varacak olursak tahminen de daha süratli ve daha düzgün donanımlara değil de daha niyetli ve daha yaratıcı insanlara muhtaçlığımız vardır. Pekala, siz bu bahiste neler düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.