FPS Oyunlarını Mantıksız Kılan 13 Komik Ayrıntı

Counter-Strike, PUBG, Call of Duty ve daha ismini sayamayacağımız birçok efsane oyunun da içerisinde yer aldığı FPS oyunları her vakit aksiyon dolu dünyalarıyla konuşulmuyor. Bu biçim oyunlardan aslında beklenen epey gerçeğe yakın aksiyonlar. Lakin hem aksiyon hem de gerçekçilik, her şeyin yapay olduğu bir ortamda çelişki yaratıyor. Birçok oyun aksiyon kısmında beklentilerimizi karşılasa da, gerçekçilik kısmında birebirini söylemek biraz sıkıntı olacak.

Birazdan da anlatacağımız o denli mantık yanılgıları ve komik ayrıntılar var ki kimileri sizin de gözünüzden kaçmış olabilir. Listede yer alan pek çok şey oyunların devamlılığını sağlamak ismine yapılıyor elbette… Lakin durup bir saniye düşününce, ana maksadı gerçekçi aksiyon sunmak olan FPS oyunlarını biraz gerçek dışı biraz da komik bir duruma düşürebiliyor.

Sıhhatin daima olarak yenilenmesi konusu:

Oynarken bir sıhhat çantası yahut iksiri bulmak için can atıyoruz. Aslında durmadan peşinde koştuğumuz bu özellik, FPS oyunlarını mantıksız kılan en temel şeylerden biri. Büyük bir çatışmada yara aldıysanız hiç endişelenmeyin, çabucak bir duvarın ardına geçin ve bir müddet derin nefes alın. Kısa bir mühlet sonra dinlenmeyi bırakın çabucak güzelleşiyorsunuz.

Birtakım oyunlarda canınızı doldurmak için farklı şeyler yapmanız gerekiyor. Örneğin PUBG’de kit yahut bandaj kullanıyorsunuz. Biz buna bile razıyken, birtakım FPS oyunlarını oynarken çatışmadan kısa bir mühlet uzaklaştığınız anda tam canlı bir formda geri dönebiliyorsunuz. Counter-Strike efsanesini hiç söylemeye bile gerek yok. 10 canlı dahi olsanız maşallah tazı üzere koşup, zıplayabilirsiniz.

Ne hikmetse birtakım oyunlarda ayaklarınız yoktur:

Aslında bu durum bütün oyunlar için geçerli değil. FPS dünyasının unutulmaz üretimlerinden Crysis, Battlefield üzere oyunlarda oyuncu fiziğinde sorun yoktur. Fakat Call of Duty'de eğilip ayaklarınıza bakmaya çalışırsanız, bir simülasyonda olduğunuzu anlamanız an problemidir.

Patlamalardan etkilenmeyen kum torbaları ve duvarlar:

Yapanın ellerine sıhhat desek az bile söylemiş oluruz. Kum torbalarından oluşturulan siperler bilhassa eski tarihleri husus alan FPS oyunları için geçerli. Üzerimize zırh giymemize karşın en ufak mermiden etkileniyoruz ve canımız gidiyor. Fakat gerisine saklandığımız kum torbaları, önlerine füze dahi atsanız etkilenmiyor. Kabul edelim, Battlefield serilerinde hepimiz bu torbalardan çok faydalandık.

Duvarlar ise güya dünyanın en sağlam gereçlerinden yapılmış üzere. O denli ki PUBG’de üzerine meteor bile düşse meskenlerde gram bozulma yok. Gerçi sağ olsunlar kapıların kırılması oyuna gerçekçilik katıyor(!) Olsun biz PUBG’yi bu türlü de çok seviyoruz. Hilecileri oyundan uzaklaştırsınlar kâfi.

Her vakit olması gereken yerde olan taretler:

Bu silahlar, bilhassa öykülü FPS oyunlarının vazgeçilmezleri ortasında. Oyunun öteki kısımlarında neredeyse hiç görmediğimiz taretler, düşmanın yüzlerce bireyle üstümüze geldiğinda nedense bir anda ortaya çıkıyor. Hatta tam olarak gerçek durumda ve düşmana dönük bir biçimde. Dünya üzerindeki sayılı taretlerden birini gördüğümüz için o an çok keyifli olmuyoruz da değil.

Taretler hayat kurtarıcı olabilir; bilhassa cephaneyi korumak ve inançlı savaşmak için çok değerli rol oynuyolar. Bunlara biz de katılıyoruz ancak neden yalnızca olması gerektiği anda ortaya çıkıyor? Yani tahminen öteki kısımlarda de kullanmak istiyoruz, cephanemizi harcamak istemiyoruz. Neden koskaca savaşın döndüğü kentte yalnızca birkaç noktada taretler var? Gerçekçilik arayanların başındaki sorular bunlar olmalı.

Ufacık su birikintisine atlasanız dahi hasar almazsanız:

FPS oyunlarının genelinde bu olsa da bilhassa Counter-Strike ve PUBG oynayanlar bu dediğimizi çok güzel anlayacaklardır. Ne kadar yüksekten atlarsanız atlayın, su derin yahut sığ bile olsa hasar almıyorsunuz. Taş çatlasın çok az bir hasar alırsınız ve her şeye karşın tüm fonksiyonlarınızı kullanmaya devam edebilirsiniz. Bilhassa az ölçüde su varsa rahatlıkla koşabilirsiniz bile.

Her şeye karşın silahı hiçbir formda düşüremezsiniz:

Gerçek hayatta ayağınız bile takılsa bir şeyleri düşürebilir ve kırabilirsiniz. Fakat FPS oyunları kelam konusu olduğunda bu asla mümkün değil. Yanınızda bomba patlasa, üzerinize otomobil düşse ve hatta 500 metreden yere de çakılsanız o silah hiç yere düşmüyor. Birtakım oyunlarda dikkat ettiyseniz öldükten sonra bile elinizde kalmaya devam ediyor. 

İstediğiniz kadar ekipman alın daima tıpkı süratte koşabilirsiniz:

Oyunlarda mantık yanlışları aramak aslında hiç mantıklı değil. Sonuçta bir oyun ve her şey olabilir. Lakin gerçekçiliğe vurgu yapılan oyunlarda olan komik ayrıntılar bizi sahiden güldürüyor. Mesela üstünüze 3 tane silah, 5 tane bomba ve hatta bir de koca bir kılıç dahi alsanız tıpkı süratte koşabilir, zıplayabilir ve savaşmaya devam edebilirsiniz. Güya yüzlerce kilo tartı yokmuş üzere davranabilirsiniz.

Belirli bir huduttan sonra cephane toplayamazsınız:

Üstte bahsettiğimiz üzere onlarca ekipman toplayabilirsiniz. Lakin bir silah için muhakkak sayıdan sonra cephane toplayamazsınız. Şayet FPS oyunlarında mantık yanılgıları arıyorsak, en büyük şeylerden biri de bu olabilir. Bıçak, iki silah, üç dört tane bomba ve hatta sıhhat kitlerimizi aldık yola çıktık; birkaç düşman öldürdükten sonra şayet cephanemiz tam ise diğer mermi alamıyorsunuz.

Başları karıştıran şey ise madem yüzlerce kiloyu taşıyabiliyoruz, neden birkaç tane fazla şarjör alamıyoruz. Rakibimizin yahut kadro arkadaşlarımızın silahlarını neden alamıyoruz. Haydi diyelim oyuna rekabet ve heyecan getirmek için bu türlü yapılıyor. Öykülü oyunlarda çokça mermi varken hiçbir şey olmaz, hiç merminin olmadığı yerde cephane kalmaz. Her vakit tıpkı şey olur.

Hiç umulmadık yerlere yerleştirilen cephaneler:

Genelde cephaneler tek bir yerde oluyor yahut kısım başlarında alıyoruz. Birtakım oyunlarda ise silahlar ve ekstra cephaneler her yerden çıkıyor. Kimi vakit bir kütüphanede, kimi vakit yolun kenarında. Sanırım cephaneleri rastgele koyarken kimsenin aklına bunun burada ne işi var diye sormak gelmiyor. Çatışma yokken her yerde olan cephaneler, en şiddetli çatışmalar sırasında bir anda ortadan kayboluyor.

Örneğin bir kısmı tamamladınız yolda devam ediyorsunuz. Karşınıza bir anda büyük bir cephanelik çıkabilir. Ekseriyetle nedense bu kadar cephanenin olduğu yerde ne bir düşman olur ne de öteki birisi. Sırf siz ve yüzlerce silah ve mermi. Buranın esasen kıssa ile hiçbir teması olmadığı üzere bir de istediğiniz kadar mermi almanıza da müsaade verilmez.

Düşmanlarımızın mermilerinin hiç bitmemesi:

Yapay zekaya karşı siz “Mermi tasarrufu yapayım, aman artık mermim biter” diye düşünürken rakipleriniz hiç durmadan size ateş etmeye devam eder. Birden fazla vakit şarjör değiştirmeye bile gerek duymaz. Bu üzere durumlarda aklımıza gelen birinci şey de bu düşmanların mermileri hiç mi bitmiyor sorusu oluyor. Mantık yanlışları aslında o denli ekstrem şeylerde değil, bu biçim kolay şeylerde bile yapılıyor.

İşin en garip tarafı da 5 dakika sizinle çatışıp sonunda etkisiz hale getirdiğiniz düşmanın silahını almak isterseniz, muhtemelen ya mermisi olmaz ya da çok az sayıda olur. Bu durum size hudut krizi geçirtebilir. Lakin üzülmeyin, kısmı tamamladıysanız büyük ihtimalle biraz ilerledikten sonra bir cephanelik sizi karşılayacaktır.

Düşmanların savaş alanındaki silahlara hiç dokunmaması:

FPS oyunlarında kimi kısımlar sadece siz bir silahı kullanın diye yazılıyor. Örneğin bir savaş alanında herkesin elindekinden daha güçlü bir silah olabilir. Bu silahı lakin ve lakin siz kullanabilirsiniz. Düşmanlarınız yanından dahi geçse asla bu silahı eline almazlar. Ekseriyetle de bu silahı kullanmazsanız kısmı geçemezseniz. Kısmı tamamladıktan sonra da ya silahın mermisi biter ya da kaybolur.

FPS oyunlarında patlayan variller her vakit vardır:

FPS oyunları denilince akıllara gelen şeylerden biri katiyen patlayan variller olabilir. Kent sokaklarında, kanalizasyonda, caddelerde ve hatta yüksek teknolojiye sahip binaların içerisinde. Mantık yanılgıları saymakla bitmez.

Kimsenin aklına bu varilin binanın içerisinde ne aradığı sorusunu sormak gelmez. Düşmanların ortasında sanıyoruz ki hiç bu türlü tehlikeleri sezenler de olmuyor, gelip siperlerin ortasına içi yanıcı unsur dolu variller koyuyorlar.

Yürümek ve eğilmek sizi büsbütün görünmez yapıyor:

Call of Duty, Far Cry ve Counter-Strike üzere oyunlardan da çok uygun bildiğiniz üzere aslında hepimizin saklı bir gücü var; görünmez olmak. Bunun için o denli ekstra bir şey yapmanıza da gerek yok. Eğilirseniz, yürürseniz ve duvarların kenarlarından giderseniz yüzlerce asker ve güvenlik kameraları sizi kesinlikle göremez. Bu biçimde oyun bitirmeye çalışan oyuncular bile var.

Hangi mantık yanlışları olursa olsun, bu komik ayrıntılar ve aksiyonlarıyla FPS oyunları her vakit en çok oynanan oyun tipleri ortasında yer alacaktır. Esasen Call of Duty, Counter-Strike, PUBG ve Far Cry üzere efsanelerin olması da bunu gösteriyor. Siz tekrar de sessizce yürümeye ve savaşlardan evvel mümkün olduğunca cephane toplamaya devam edin.

FPS oyunlarını mantıksız kılan ayrıntılar listemizin sonuna geldik. Gözden kaçan ve mantıksız olan daha kim bilir ne yanılgılar var. Sizin de eklemek istediğiniz komik ayrıntılar yahut mantık yanlışları varsa yorumlarda belirtmeyi unutmayın.